~Mavi~Peri~
  ~Özgün TürküLer~
 

   
  ~Seyduna Türküleri~                                                                     




 
(Yitik öyküdür)

Tarihten iki ayrı coğrafyaya damlayan

İki ayrı yürekte durmadan kanayan

Seyduna’yla Şahrud

Yüreklerin akarken bıraktığı izi

Birbirlerinin gözlerinde aradılar.

Yoktu.

İki iklim farkıydılar

Ne zaman göz göze değseler

Yangın çıkmayacak denli uzaktılar.

Yalnızca aynaların dökülen sırrına yansırdı

Üçüncü bir kente düşmüş suretleri

Şahrud gökyüzü geliniydi.

Yüzüne bulut inse dolardı masal gözleri.

Bir solukluk rüzgarda bile

Usul usul kanardı gelincik bedeni.

Seyduna yeryüzü cehennemi.

Ölüm, çağrılı uçurumlarda sınardı sevdasını

Yalnız ufuk çizgisinde buluşurlardı,

Onu da güneş günde iki kez ateşe verirdi.

İki iklim ayrıldılar.

“Ya Şahrud!” dedi Seyduna

“Gözlerime mermi diye sevdanı sürdüm.

Ardına bakma, gözyaşımla vurulursun.

Su gibi git.”

Şahrud’un yüzüne keder mayın gibi durdu.

Ve zaman gözlerinin su yeşilinde kuruldu.

Hüzün bir Buda heykeli gibi çırılçıplak,

Yüzlerine oturdu.

Rivayet odur ki,

Şahrud vardığı denizlerde hala

Seyduna türküleriyle uyanmakta,

Seyduna, Şahrud’un gözlerinden kalan

Masalla yaşlanmakta.)

(biliyorum! sen yine parmak uçlarında üşüyosun,
 
aramızda kıvrılıp yatan uzaklıga inat,
 
ayaklarınla kasıklarımın kasıgasını,
 
ellerinle yüregimde yaktıgın ateşi düşlüyorsun.
 
sularımız sızıp karışıyor ay karanlıkta
 
ve çırıl çıplak bir ırmaga dönüşüyor yatagımızda
 
apansız,parmakların tıkır tıkır işliyor iştahla,
 
biliyorsun yaşamaktır aşk,
 
geceyle gündüzün sessiz geçişimidir bir uyku bogazında,
 
DELİCE BİR YANGIN PARMAKLARININ BUZULUNDA...)




 

 
  Bugün 7 ziyaretçi (9 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol