HALİMİ SORMA Diyorsun ki mektuplar Yanıyor Mektup yanmaz Adam yanar Halimi sorma Sen bilemezsin Bir kıtaya Gölge ettikten sonra Bir bıçak darbesiyle Yıkılan çınarın hikâyesini Ah bu benim Korktu mu söylemeyen, Sevdi mi gözlerini kaçıran, Ağlamak için yağmurlu Havaları bekleyen yanım. Büyüyor kelimeler Sığmıyor içime Acıyor canım Bir tunç heykel gibi Hayata meydan okumak Ayak seslerimle Gök gürültüsünü Bastırabilmek için Topuklarımı kanatırcasına Koştum Koştum ki, Çivit mavisi gecelerde Aynalara binlerce kez Söylediğim sözleri Sana da söyleyecektim Olmadı Açılmadı kapılar Anahtarlar kilide uymadı Gözlerimin altındaki Mor halkalardan Okuyabildin mi sevda yaşımı? Ben neden böyle Hep uykusuzum, Neden gözlerim Hep kan çanağı Bilir misin? Sabah vakti Güneş doğarken Sazımın tellerinde Bir türkü yanar Bir kez de sana Dinletebilmek için Pusuda beklerim Halimi sorma Çünkü yok sorularının Cevabı bende Çünkü yok Yüzümün karşılığı Aynalarda Çünkü, Çünkü ben artık Tedavülde değilim Halimi sorma Anlatsam da Anlayamazsın Azap, dağdan düşen Bir kartopu gibi Büyür adamın içinde Beni mi tanımak istiyorsun Yüzümdeki çizgilerden Anlamadıysan Yine de söyleyeyim Ben iki değirmen Taşının arasına sıkışmış Zavallı bir buğday tanesiyim. Ahmet Selim